Elinin Hamuruyla Değil, Elindeki Raketle…

8 Mart, 1857 yılında New York’ta bir tekstil fabrikasında hayatını kaybeden 120 kadın işçiye ithaf edilmiş bir gün… Tüm dünyada ve Türkiye’de de kutlanılan Dünya Kadınlar Günü’nde, çıkış noktasından da hareketle bir kutlamadan ziyade, kadınların aile yaşamı ve toplumda sürekli artan görev ve sorumluluklarının hatırlanarak; karşılaştıkları zorluk ve adaletsizliklerin gözler önüne serilmesinin bugünü daha anlamlı kılacağını düşünüyoruz.

Kadınların “dişi kuş” benzetmesiyle toplum içindeki görevlerinin sadece aile hayatına indirgendiği dönemleri çok geride bırakmış olmamız gerekirken, tüm dünya kadınlarının halen bazı kalıplara sıkıştırılmaya çalışıldığını biliyoruz. Ülkelerin gelişmişlik düzeylerine göre değişiklik gösterse de kadınların hala eşitlik için çaba gösterdiği dönemleri tamamen gerimizde bırakmış değiliz. Spor konusunda da durum maalesef farklı değil. Spor alanında kadın ve erkek arasında biyolojik farklılıklar sebep gösterilerek, kadınların spor faaliyetlerine katılımı fikrinin toplum içerisinde sıcak karşılanmadığı dönemler çok eski değil…

Kadınların spordaki kısıtlı varlığı 20.yy. ın başlarına denk gelse de özellikle I. ve II. Dünya Savaşları’yla erkek nüfusundaki azalma ile başlayan kadın ve spor arasındaki bağ, 1960’lı yıllarda yükselen kadın hareketleriyle daha da artmıştır. Türkiye’de de benzer bir gelişim eğrisi gösteren kadın sporcuların yetişmesi, Cumhuriyetin ilanı sonrasında, ülkemizin temel taşlarını oluşturan birçok devrimin hayata geçmeye başladığı 1930’lar sonrasına denk gelmektedir.

İlk olimpik Türk kadın sporcu: Halet Çambel

Türkiye’yi ilk defa yurt dışında temsil eden kadın sporcumuz 1936 Berlin Olimpiyatları’na katılan Halet Çambel’dir. İlk Türk kadın sporcumuz olan Çambel, aynı zamanda Hitit dönemiyle ilgili yaptığı çalışmalarla bilinen önemli bir arkeologdu. Türk sporu için bir dönüm noktası olarak sayılan Çambel’in bu başarısı, diğer Türk kadın sporculara da ilham olmuş ve kadın sporcuların sayısı giderek artmaya başlamıştır. Eskrim alanında Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil eden Çambel, aynı zamanda iyi bir masa tenisi oyuncusu olduğunu da belirtmek isteriz.

camlibel.JPG

Omuz omuza mücadele: Masa Tenisi 

Tarihçesi 1890’lara dayanan masa tenisi, kadınların erkeklerle yanyana performans gösterdiği ender spor dallarından biri olarak ayrı bir yere konumlandırılmayı hak ediyor. Fiziki farklılıklar nedeniyle kadın ve erkeklerin farklı müsabakalarda ve liglerde yarıştığı birçok spor dalına karşın masa tenisi, karma çiftler kategorisi ile her zaman savunduğumuz kadın-erkek birlikteliğinin spor arenalarına yansıdığı ender dallarından biri...

eceharac.jfif

Masa Tenisinde Türk Kadını

Masa tenisinde Türk kadınlarının temsili ve başarısı ise son yıllarda çok daha artmaya başladı. Uluslararası Masa Tenisi Federasyonu’nun sıralamasına girmeyi başaran 79 kadın oyuncumuz var. Yaşları 16 ila 46 arasında değişen kadın oyuncularımız özellikle son yıllarda uluslararası başarılarıyla adlarından çok söz ettiriyorlar. 2016 Avrupa Masa Tenisi Şampiyonası'nda altın madalya kazanan Melek-Hu, Masa Tenisi 2019 Dünya Gençler Şampiyonası'nda 3 galibiyet alan ilk Türk sporcusu unvanını alan ve 45. Büyükler Balkan Masa Tenisi Şampiyonası’nda milli formayla iki altın madalya kazanan Ece Haraç, aynı şampiyonada tek kadınlarda altın madalya kazanan Özge Yılmaz, 2021 Tokyo Olimpiyat Oyunları’na katılması planlanan 2 kadın, 2 erkekten oluşan 4 kişilik olimpik kadroda yer alan Sibel Altınkaya, milli raketimiz Gülpembe Özkaya…

Göğsümüzü kabartan bu başarılar için kadınlara siyasi ve toplumsal alanda temsil hakkını birçok ülkeden daha önce veren ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü de bir kez daha minnetle anıyoruz. Bizler de Uçan Raketler olarak, bu spora gönül verecek geleceğin kadın masa tenisçilerini yetiştirmek için katkı sunmaya devam edeceğiz.

İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?
— Mustafa Kemal ATATÜRK
Sezer Özmutlu