Sağlık ve Spor Ekseninde Masa Tenisi

Antik Yunan’dan günümüze bir sağlık köprüsü

Bir çoğumuz için sıradanlaşan, genellikle katılımcı değil de seyirci olduğumuz bir aktivite olarak sporu sanayi devrimi sonrası ve hatta 20. yy. başlarında ortaya çıkmış bir olgu gibi kodlama eğiliminde olsak da aslında tarihin en eski kavramlarından birinden bahsediyoruz. Günlük yaşamımızda bizi çevreleyen birçok olgu modern zamanların icadı veya yapılagelişi iken, sporun kurumsal anlamda hayatımıza girmesi M.Ö. 776 yılında Antik Yunan’da düzenlenen ilk olimpiyat oyunlarına dayanıyor. Olimpiyat oyunlarının ilk branşı olan koşu ile başlayan sporun kurumsallaşma macerası; Eski Roma’da savaş arabaları yarışlarından, 18.-19. yy. da halihazırda bildiğimiz dallara ayrılması ve nihayet günümüzde 70’ye yakın branşıyla hayatımızın merkezine girmesine kadar uzanıyor.

Savaşların sona erdiremediği ve hatta zaman zaman ülkeler arası barışın tesisinde rol oynayan spor; en basma kalıp şekliyle bedensel bir faaliyet, bir oyun, günlük yaşamdan uzaklaşma, bireyler arasında karşılıklı etkileşim, sosyalleşme ve eğlence aracı olarak konumlandırılıyor. Bu listeyi daha da uzatmak mümkün… Hemen hemen her ülkede Bakanlık düzeyinde temsil edilmesi, sporun devletin sosyal politikalarının temelinde yer alan bir olgu olduğuna da işaret ediyor.

Tüm bu tanımlamaların üzerinde, spor deyince aklımıza ilk gelen şeyin sağlık olduğunu söylersek, sanırım yanılmış olmayız. İnsanlık tarihi kadar köklü geçmişi ve hemen hemen her alana sirayet eden yapısıyla hayatlarımıza dokunan sporun en önemli özelliği ise kuşkusuz sağlığımıza olan pozitif etkileridir. Covid-19 gerçeği ile tüm dünyanın en öncelikli konusu haline gelen sağlık, sporun önemini bir kez daha ortaya koydu. Pandemi deneyimi maalesef ki virüs temelli bulaşıcı hastalık tehditlerine karşı korumasız olduğumuz gerçeğini bizlere acı bir şekilde hatırlattı. Günümüzün bilimsel ve teknolojik gelişmeleri sağlığımızı hedef alan bu tehditleri bertaraf etmek için seferber edilse bile; kişinin kendi sağlığını korumasının ve dış tehditlere karşı vücudunu hazırlıklı hale getirmesinin çok önemli olduğunu bir kez daha gördük. Bu bakımdan sağlıklı beslenme ve spor bireyin bedensel bütünlüğü için birincil önemde… 1996 yılında yapılan BM Gıda Zirvesi’nde “herkesin gıdaya ulaşmasının bir insan hakkı olduğu” vurgulanmış olsa da mikro ve makro ölçekte yaşanan ekonomik dengesizlikler nedeniyle bugün 900 milyonu aşkın dünya vatandaşının açlık sınırında yaşadığını biliyoruz.

Elimizdeki cevher: SPOR

Bu nedenle bireyin kendi vücudunu kuvvetlendirmesi anlamında, sürekli dışsal/maddi bir katkıya ihtiyaç duymadan yapabileceği sporun, sağlımızı korumak için sahip olduğumuz en değerli cevher olduğunu unutmamalıyız. Fiziksel performansı geliştirmek, maksimum oksijen kapasitesini arttırmak, kalp-damar dolaşımını geliştirmek, stresle başa çıkabilmek başta olmak üzere bu yazıya sığdıramayacağımız faydaları ile bedenimiz için sonsuz bir şifa kaynağıdır spor…

Sadece bir raket ve bir top

Sporun sayısız faydalarına ek olarak, erişilebilirliği açısından bizleri bazı kısıtlamalarla karşı karşıya bıraktığı da bir gerçek… Otoriteler tarafından tanımlanmış 70’e yakın branş içinde her spor dalı, zaman ve mekândan bağımsız bir şekilde ve her yaşta yapmaya maalesef uygun değil. İşte bu noktada masa tenisi sadece bir raket ve bir topla mucizeler yaratabilecek bir branş olarak karşımıza çıkıyor. Ufak maliyetler ve hatta kimi zaman elimizdeki olanakların dönüştürülmesi ile masa tenisi oynamak çok kolay. Evlerimizde vakit geçirmeye mecbur kaldığımız ve talihsiz bir tezatlıkla sağlıklı ve zinde olabilmek için hareket etmek zorunda olduğumuz bu zor zamanlar için masa tenisi paha biçilemez bir imkân… Yukarıda saydığımız ve hatta sayamadığımız faydalarını oyuncularına cömert bir şekilde sunan masa tenisini diğer spor dallarından farklı kılan yanları ise masa tenisinin belki de asıl alametifarikası.

4 yaşında motor becerileri yeni gelişen bir çocuk ile 90 yaşında bedensel dinçliğini çoğunlukla kaybetmiş bir birey aynı spor dalını yapabiliyorsa; sporun aşina olduğumuz faydalarının yanı sıra otizm gibi gelişim bozukluğu temelli hastalıkların tedavisinde kullanılıyorsa, sağladığı el-göz koordinasyon yetisi ile şaşılığın düzeltilmesinde bile kullanılmaya başlandıysa; işte burada herhangi bir spor dalından değil masa tenisinden söz ediyoruz demektir.

“Sağlık bir beden işi değil, bir kafa işidir.” diyen Romalı düşünür ve devlet adamı Seneca’ya atıfla biz de “masa tenisi hem beden hem de kafa işidir” diyoruz.

Eğer şimdiye kadar oynamadıysanız, masa tenisine bir şans vermek için sizce de en doğru zaman değil mi?

Sağlıklı günler dileriz.

Sezer Özmutlu